Merhaba güzel can
Hoş geldin.
Burada olmayı seçtiğin için çok mutluyum.
Yıllar önce tıpkı benim olduğum gibi farklı bir şeylerin arayışı içinde misin?
Daha kolay, daha neşeli yaratımları nasıl yapabileceğini keşfetmek, yaşamın bu stresli koşuşturmacasında kendine ait huzurlu alanı bulmak için mi buradasın?
Kapasitelerini keşfedip daha büyük ve muhteşem bir gerçeklik oluşturmak için mi buradasın?
Her ne sebeple olursa olsun değişimi seçtiğin için seni çok tebrik ediyor ve yürekten teşekkür ediyorum.
Ben Simla Özsezgin. Access Consciousness sertifikalı eğitmeni ve kolaylaştırıcısıyım.
Hayatının kolaylaştırıcısı olarak sana katkı sağlamaktan mutluluk duyarım.
Access Consciousness yıllar önce hayatıma girdiğinde, birileri bana şu anki beni anlatsaydı onlara asla inanmazdım.
Aslında bu, çocuk cesaretiyle ne veya kim olabileceğini bilmek ama zihnindeki bir sesin “Yok canım. Olamazsın” diyerek her seferinde vazgeçmesiydi.
Etrafıma baktığımda bazı kişilerin şanslı, bazılarının iyi, bazılarının mükemmel olduklarını düşünürdüm. Mükemmel hayatlarının nedenini bunlar sanardım. Sürekli olarak kendimi yargılar, başıma gelenlerin suçlusu olarak kendimi görür, yeterince iyi olmadığımı düşünürdüm. Daha iyisini seçmek bir yana, olanlara razı gelip yaşardım. Tipkı migren ağrılarımın asla geçmeyeceğine ve bunun benim kaderim olduğuna inandiğım gibi…
Dört yaşında başladığım bale ve dans dersleri, beni ben yaptığına inandığım, hayatımın en mutlu, huzurlu ve hafif olduğum zamanlarıydı. Dans beni bu gerçekliğimin yarattığı sıkışıklıktan kurtarıyor, bana başka bir evrenin varlığını gösteriyordu.
Bedenin ritmi ve enerjisi beni zihinden çıkarıp kendime ait o masal gerçekliği yaşamamı sağlıyordu.
Dans ederken, başkalarından satın aldığım “yapamam” “olmaz” “zor” gibi düşüncelerden kurtulup farklı bir gerçekliğin içinde olduğumu hissederdim.
Sihirli bir gerçeklik…
Çocuklara, gençlere balenin ve dansın bedendeki büyüsünü öğretirken gözlerindeki ışıltıyı görmek, tamamen kendileri olabildikleri o sihirli alanları yaratmaları için onlara ilham olabilmek uzun yıllar yaptığım eğitmenlik hayatımın en keyifli kısmıydı.
“Bu hayatta daha farklı, daha büyük bir şeyler olmalı. Daha fazlası mümkün olmalı” hissini içimde hep taşıdım. Öğrencilerimi de bunun için hep cesaretlendirdim.
Bu hislerimi birileriyle paylaştığımda aldığım tepki ise hiç değişmiyordu. “Bu mümkün değil. Böyle şeyler o kadar kolay değil. Bir de gerçekler var. Çok iyimsersin!”
Farklı olduğumu görüyordum ama alıp kabul edemiyordum. Çünkü yanlış kişi olmak, dışlanmak ve en kötüsü yargılanmak istemiyordum. “En iyisi normal biri olup, çoğunluğa uyum sağlamak” diye düşünüyordum. Bir gün eşim ve kızımla Amerika’ya yerleşmeye karar verdik. Farklı bir yaşam başlamıştı. Şu anda çok mutlu olduğum yaşantımın ilk yılları zorluklarla, mücadeleyle, alışmaya çalışmakla, yeni işe uyum sağlamakla geçiyordu.
Buradaki gerçekliğe ait düzenin, yaşam alanımı giderek daha fazla sıkıştırmaya başladığını hissediyordum. Migren ağrılarım inanılmaz boyutlara ulaşmıştı.
İşte Access Consciousness tam olarak hayatımın bu döneminde karşıma çıktı.
İyi ki.
İlk olarak bir ‘Access Bars’ seansı aldım. Sadece tek bir seansla migren ataklarım neredeyse yok oldu. Kafamın içinde sürekli konuşan ses sustu. Neşeli bir şekilde uyanmaya başladım. O kadar şaşırmıştım ki, bazı sabahlar aynanın karşısına geçip, migrenin geri gelip gelmediğini kontrol ediyordum.
Gelmeyecekti.
Artık hem benim hayatım hem de çevremdekilerin hayatı eskisinden çok farklı olacaktı.
İçimdeki “Bu hayatta daha farklı bir şey olmalı” hissi beni yanıltmamıştı. Öğrendiğim her şey bana bildiklerimi gösteriyor ve eksik parçalar tamamlanıp yerli yerine oturuyordu.
Access ile aslında bana hiçbir şey olmadığını ve hiçbir şeyin varlığımdan daha güçlü olmadığını fark ettiğimde tüm hayatım değişti. Çok daha muhteşem oldu.
Her şey benim seçimimle gerçekleşiyordu. Ben eğer bu kadar güçlü bir yaratım kapasitesine sahipsem, yaşamak istediğim hayatı yaratmak için bu gücü neden kullanmayacaktımki?
Peki daha fazlası mümkün müydü?
Bu soruyu takip ederek kesintisiz şekilde eğitimler almaya başladım. Gary Douglas ve Dain Heer başta olmak üzere birçok Access Kolaylaştırıcısından sayısız eğitim aldım.
İçimde her zaman bulunan öğretme aşkıyla eğitmen oldum. “Bu mucizeyi herkes bilmeli” diye düşünüyordum. Eğitim vermeye başladığım günden beri hiç durmadım. Access araçları sayesinde her sabah uyanmak için heyecanlandığım bir hayat yaratmaya başladım. Access’i hayatıma dahil ettikçe kaygı, şüphe ve yargılama hayatımdan çıktı. Başkaları için yaşamayı bıraktım. Onaylanma ihtiyacı duymamaya başladım.
Tamamen kendi gerçekliğimi takip etmeye başladım. Gerçek ve sonsuz potansiyelim ve yaratım gücüm ile tanıştım.
Eskiden zihnimin bana “Yapamazsın” “Zor” dediği şeyleri kolaylıkla ortaya çıkardığımı gördükçe bunun ötesini merak edip daha çok sormaya ve büyük seçmeye başladım.
Artık sadece “‘fazla iyimser’ olmadığımı biliyorum:) Dünyada bunu seçen herkes için farklı bir gerçeklik mevcut. Dans beni bu gerçekliğin sıkışıklığından kurtaran, alışık olduğumdan farklı, sihirli bir evrenin varlığını gösteren şeydi. Etrafımdakiler inanmasa da dans ederken her şeyin mümkün olduğuna inanırdım.
Artık her şeyin mümkün olduğuna inanıyorum. Bunu biliyorum. Access’e ve kendine inanmayı hiç bırakmayan o küçük kıza şükran duyuyorum. Şimdi dans etmek ve dans ederek seçmek çok daha keyifli. Şimdi evrenin enerjisiyle dans çok daha sihirli. Bu sihri herkes fark etmeli. Herkes ‘bildiklerini’ bilseydi dünya nasıl bir yer olurdu? Bu soruyu sormaya ve her gün nasıl daha fazla katkı olabiliriz bilincini yaymaya kendimi adadım.
Bildiklerimle, farkındalıklarımla, enerjimle insanlara katkı olmak, yüzlerdeki o değişimin heyecanını görmek, yaratımlarını kutlamak için bana ilham oluyor.
Bu hayatta hepimiz bir şeyler yaşadık ve “Bunlar neden benim başıma geliyor?” diye sorduk. Hayatı, başımıza gelen bir şey gibi algıladık. Çünkü bize başka türlüsü öğretilmedi. Oysa her şey bir seçim. Bize hiçbir şey olmuyor. Hayatımızı bilinçli ya da bilinçsiz seçimlerimizle bizler yaratıyoruz. Bilinçsizlikten işlediğimiz her yeri farkındalıkla dönüştürerek hayatımızı yeniden ve farklı bir alandan yaratabiliriz. Bilinç ile gerçekten değiştiremeyeceğimiz hiçbir şey yok. Kaç yaşında olursak olalım, dünyanın neresinde, hangi şartta olursak olalım değişim MÜMKÜN!
Buradaki soru: “Sen bu değişimi seçecek misin?”
“Ya hayatının gidişatını sonsuza kadar değiştirecek araçlara sahip olsaydın?”
“Bu realitenin ötesindeki olasılıklarının neler olduğunu merak ediyor musun?” Burada olduğuna göre farklı bir gerçekliğin mümkün olduğunu anlıyorsun ve biliyorsun. Burada olduğuna göre, senin için bunun vakti geldi. Eğer buna gönüllüysen sana katkı olmak için buradayım. Şunu bil ki güzel can; sen çok değerli ve her şeye gücü yetecek, muhteşem, sonsuz bir varlıksın. Hayatının dümeni senin ellerinde. Kimse senin için seçmeyecek, kimse seni kurtarmayacak. Şimdi kendini seçme ve harekete geçme zamanı. Gel, birlikte eğlenerek sana muhteşem bir gelecek yaratalım. Ne dersin?
Sonsuz şükranlarımla,
Simla Özsezgin
CF, TTTE CF, Maestro, SAP, BF, BPF, AFF
Hoş geldin.

Daha kolay, daha neşeli yaratımları nasıl yapabileceğini keşfetmek, yaşamın bu stresli koşuşturmacasında kendine ait huzurlu alanı bulmak için mi buradasın?
Kapasitelerini keşfedip daha büyük ve muhteşem bir gerçeklik oluşturmak için mi buradasın?
Her ne sebeple olursa olsun değişimi seçtiğin için seni çok tebrik ediyor ve yürekten teşekkür ediyorum.
Ben Simla Özsezgin. Access Consciousness sertifikalı eğitmeni ve kolaylaştırıcısıyım.
Hayatının kolaylaştırıcısı olarak sana katkı sağlamaktan mutluluk duyarım.
Access Consciousness yıllar önce hayatıma girdiğinde, birileri bana şu anki beni anlatsaydı onlara asla inanmazdım.
Aslında bu, çocuk cesaretiyle ne veya kim olabileceğini bilmek ama zihnindeki bir sesin “Yok canım. Olamazsın” diyerek her seferinde vazgeçmesiydi.
Etrafıma baktığımda bazı kişilerin şanslı, bazılarının iyi, bazılarının mükemmel olduklarını düşünürdüm. Mükemmel hayatlarının nedenini bunlar sanardım. Sürekli olarak kendimi yargılar, başıma gelenlerin suçlusu olarak kendimi görür, yeterince iyi olmadığımı düşünürdüm. Daha iyisini seçmek bir yana, olanlara razı gelip yaşardım. Tipkı migren ağrılarımın asla geçmeyeceğine ve bunun benim kaderim olduğuna inandiğım gibi…
Dört yaşında başladığım bale ve dans dersleri, beni ben yaptığına inandığım, hayatımın en mutlu, huzurlu ve hafif olduğum zamanlarıydı. Dans beni bu gerçekliğimin yarattığı sıkışıklıktan kurtarıyor, bana başka bir evrenin varlığını gösteriyordu.
Bedenin ritmi ve enerjisi beni zihinden çıkarıp kendime ait o masal gerçekliği yaşamamı sağlıyordu.
Dans ederken, başkalarından satın aldığım “yapamam” “olmaz” “zor” gibi düşüncelerden kurtulup farklı bir gerçekliğin içinde olduğumu hissederdim.
Sihirli bir gerçeklik…
Çocuklara, gençlere balenin ve dansın bedendeki büyüsünü öğretirken gözlerindeki ışıltıyı görmek, tamamen kendileri olabildikleri o sihirli alanları yaratmaları için onlara ilham olabilmek uzun yıllar yaptığım eğitmenlik hayatımın en keyifli kısmıydı.
“Bu hayatta daha farklı, daha büyük bir şeyler olmalı. Daha fazlası mümkün olmalı” hissini içimde hep taşıdım. Öğrencilerimi de bunun için hep cesaretlendirdim.
Bu hislerimi birileriyle paylaştığımda aldığım tepki ise hiç değişmiyordu. “Bu mümkün değil. Böyle şeyler o kadar kolay değil. Bir de gerçekler var. Çok iyimsersin!”
Farklı olduğumu görüyordum ama alıp kabul edemiyordum. Çünkü yanlış kişi olmak, dışlanmak ve en kötüsü yargılanmak istemiyordum. “En iyisi normal biri olup, çoğunluğa uyum sağlamak” diye düşünüyordum. Bir gün eşim ve kızımla Amerika’ya yerleşmeye karar verdik. Farklı bir yaşam başlamıştı. Şu anda çok mutlu olduğum yaşantımın ilk yılları zorluklarla, mücadeleyle, alışmaya çalışmakla, yeni işe uyum sağlamakla geçiyordu.
Buradaki gerçekliğe ait düzenin, yaşam alanımı giderek daha fazla sıkıştırmaya başladığını hissediyordum. Migren ağrılarım inanılmaz boyutlara ulaşmıştı.
İşte Access Consciousness tam olarak hayatımın bu döneminde karşıma çıktı.
İyi ki.
İlk olarak bir ‘Access Bars’ seansı aldım. Sadece tek bir seansla migren ataklarım neredeyse yok oldu. Kafamın içinde sürekli konuşan ses sustu. Neşeli bir şekilde uyanmaya başladım. O kadar şaşırmıştım ki, bazı sabahlar aynanın karşısına geçip, migrenin geri gelip gelmediğini kontrol ediyordum.
Gelmeyecekti.
Artık hem benim hayatım hem de çevremdekilerin hayatı eskisinden çok farklı olacaktı.
İçimdeki “Bu hayatta daha farklı bir şey olmalı” hissi beni yanıltmamıştı. Öğrendiğim her şey bana bildiklerimi gösteriyor ve eksik parçalar tamamlanıp yerli yerine oturuyordu.
Access ile aslında bana hiçbir şey olmadığını ve hiçbir şeyin varlığımdan daha güçlü olmadığını fark ettiğimde tüm hayatım değişti. Çok daha muhteşem oldu.
Her şey benim seçimimle gerçekleşiyordu. Ben eğer bu kadar güçlü bir yaratım kapasitesine sahipsem, yaşamak istediğim hayatı yaratmak için bu gücü neden kullanmayacaktımki?
Peki daha fazlası mümkün müydü?
Bu soruyu takip ederek kesintisiz şekilde eğitimler almaya başladım. Gary Douglas ve Dain Heer başta olmak üzere birçok Access Kolaylaştırıcısından sayısız eğitim aldım.
İçimde her zaman bulunan öğretme aşkıyla eğitmen oldum. “Bu mucizeyi herkes bilmeli” diye düşünüyordum. Eğitim vermeye başladığım günden beri hiç durmadım. Access araçları sayesinde her sabah uyanmak için heyecanlandığım bir hayat yaratmaya başladım. Access’i hayatıma dahil ettikçe kaygı, şüphe ve yargılama hayatımdan çıktı. Başkaları için yaşamayı bıraktım. Onaylanma ihtiyacı duymamaya başladım.
Tamamen kendi gerçekliğimi takip etmeye başladım. Gerçek ve sonsuz potansiyelim ve yaratım gücüm ile tanıştım.
Eskiden zihnimin bana “Yapamazsın” “Zor” dediği şeyleri kolaylıkla ortaya çıkardığımı gördükçe bunun ötesini merak edip daha çok sormaya ve büyük seçmeye başladım.
Artık sadece “‘fazla iyimser’ olmadığımı biliyorum:) Dünyada bunu seçen herkes için farklı bir gerçeklik mevcut. Dans beni bu gerçekliğin sıkışıklığından kurtaran, alışık olduğumdan farklı, sihirli bir evrenin varlığını gösteren şeydi. Etrafımdakiler inanmasa da dans ederken her şeyin mümkün olduğuna inanırdım.
Artık her şeyin mümkün olduğuna inanıyorum. Bunu biliyorum. Access’e ve kendine inanmayı hiç bırakmayan o küçük kıza şükran duyuyorum. Şimdi dans etmek ve dans ederek seçmek çok daha keyifli. Şimdi evrenin enerjisiyle dans çok daha sihirli. Bu sihri herkes fark etmeli. Herkes ‘bildiklerini’ bilseydi dünya nasıl bir yer olurdu? Bu soruyu sormaya ve her gün nasıl daha fazla katkı olabiliriz bilincini yaymaya kendimi adadım.
Bildiklerimle, farkındalıklarımla, enerjimle insanlara katkı olmak, yüzlerdeki o değişimin heyecanını görmek, yaratımlarını kutlamak için bana ilham oluyor.
Bu hayatta hepimiz bir şeyler yaşadık ve “Bunlar neden benim başıma geliyor?” diye sorduk. Hayatı, başımıza gelen bir şey gibi algıladık. Çünkü bize başka türlüsü öğretilmedi. Oysa her şey bir seçim. Bize hiçbir şey olmuyor. Hayatımızı bilinçli ya da bilinçsiz seçimlerimizle bizler yaratıyoruz. Bilinçsizlikten işlediğimiz her yeri farkındalıkla dönüştürerek hayatımızı yeniden ve farklı bir alandan yaratabiliriz. Bilinç ile gerçekten değiştiremeyeceğimiz hiçbir şey yok. Kaç yaşında olursak olalım, dünyanın neresinde, hangi şartta olursak olalım değişim MÜMKÜN!
Buradaki soru: “Sen bu değişimi seçecek misin?”
“Ya hayatının gidişatını sonsuza kadar değiştirecek araçlara sahip olsaydın?”
“Bu realitenin ötesindeki olasılıklarının neler olduğunu merak ediyor musun?” Burada olduğuna göre farklı bir gerçekliğin mümkün olduğunu anlıyorsun ve biliyorsun. Burada olduğuna göre, senin için bunun vakti geldi. Eğer buna gönüllüysen sana katkı olmak için buradayım. Şunu bil ki güzel can; sen çok değerli ve her şeye gücü yetecek, muhteşem, sonsuz bir varlıksın. Hayatının dümeni senin ellerinde. Kimse senin için seçmeyecek, kimse seni kurtarmayacak. Şimdi kendini seçme ve harekete geçme zamanı. Gel, birlikte eğlenerek sana muhteşem bir gelecek yaratalım. Ne dersin?
Sonsuz şükranlarımla,
Simla Özsezgin
CF, TTTE CF, Maestro, SAP, BF, BPF, AFF